
Sadabat Paktı, 1937 yılında Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında imzalanmıştır. İtalya’nın 1935’te Milletler Cemiyeti kurallarını hiçe sayarak Habeşistan’a saldırması, bu paktın kurulmasında belirleyici bir etken olmuştur. Türkiye, söz konusu saldırının ardından Orta Doğu’da doğabilecek sınır sorunlarını önlemek, doğu ülkeleriyle dayanışmaya dayalı barışçıl ilişkiler kurmak ve bölgesel iş birliğini geliştirmek amacıyla paktın oluşumunda öncü bir rol üstlenmiştir. Türkiye’nin girişimleriyle Tahran’daki Sadabat Sarayı’nda imzalanan bu anlaşma, taraf ülkelerin bağımsızlıklarını vurgulamaları açısından da büyük önem taşımaktadır. Arap dünyasında geniş yankı uyandıran Sadabat Paktı, aynı zamanda erken Cumhuriyet döneminde Türkiye’nin dış politikadaki etkinliğini ve gücünü ortaya koyan önemli bir adım olarak tarihe geçmiştir.
Aslı Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi’nde bulunan 1939 tarihli ve “Umumi Arap Efkârı ve Sadabat Paktı Hakkında” başlıklı aşağıdaki belgeler, 1930’lu yıllarda Türk Dışişleri ve Dahiliye Vekâleti’nin Arap efkârını yakından takip ederek hazırladığı raporlardan oluşmaktadır. Raporlarda, Filistin meselesinin Arap dünyasında uyandırdığı hassasiyetler, İngiltere’nin bölgedeki nüfuzu, Arap liderlerinin bağımsızlık arayışları ve bu süreçte Türkiye’den beklentileri detaylı biçimde aktarılmaktadır. Türkiye’den, Filistin’deki Yahudi yayılmacılığını önleyebilecek, İngiltere’nin bölgedeki nüfuzuna son verebilecek, Suriye’deki Fransız işgalini sonlandırabilecek bir kuvvet olarak bahsedildiğini ve yardım istendiğini görmekteyiz.
Belgeler, diplomatik bir yazışmanın da ötesinde, Arap dünyasındaki Türkiye algısını göstermesi bakımından önem taşımaktadır.