Rusya'nın Suriye'den çekilmesi olası değil

Deniz Kip

Ukrayna'daki özel operasyonun gidişatı çerçevesinde Rusya içinde bir tartışma alevlendi: Dünyanın diğer bölgelerindeki Rus askeri varlığı azaltılmalı mı? Bu soru özellikle Suriye'deki askeri varlık bakımından tartışıldı. Yine bu bağlamda, ABD'nin uluslararası suç örgütleri listesine aldığı ünlü Wagner grubu da dâhil olmak üzere Rus özel askeri operasyonlarının ne kadar önem taşıdığı tartışması da yeniden canlandı.

Rusya'nın Suriye'ye yardımı ve Batı

Tartışmalar devam etse de Wagner'in Suriye'deki istikrarlı başarısı şüphe götürmüyor, zira Devlet Başkanı Beşar Esad'ın müttefikleri arasında en etkili güçlerden biri olduğunu kanıtladı. 2011'de başlayan ve hala yıkıcı sonuçları olan şiddet olayları, meşru başkan ve çevresi için zorlu bir sınav oldu.

Batı'nın silahlı muhalifler ve ülkenin altyapısı ile ekonomisine zarar veren terörist grupların yanında yer almasının ardından Esad'ın güvenilir müttefik ve ortaklara şiddetle ihtiyacı vardı. Rusya bunlardan biriydi: ortak operasyonların başlamasından bu yana başkanın konumu güçlendi, ordusu ve müttefikleri birçok bölgeyi kurtarmayı ve kontrol alanlarını genişletmeyi başardı. Moskova hükümet güçlerinin yanında yer aldı: Rusya Federasyonu Silahlı Kuvvetleri 30 Eylül 2015'ten bu yana El Kaide, DAEŞ ve El Nusra Cephesi gibi terörist gruplara karşı operasyonlar yürüttü ve yürütmeye devam ediyor.

Wagner'in Suriye oyununa girişi

Ancak Rusya Savunma Bakanlığı Suriye’de sadece Hava ve Uzay Kuvvetleri, Özel Harekât Kuvvetleri ve seçilmiş askeri polis birimlerini görevlendirdiğinden, Moskova'nın resmi katılımına rağmen müttefik sayısı noktasındaki sorun, ciddiyetini korudu. Stratejik açıdan bakıldığında, askeri güç yığınağı yetersizdi ve Wagner Grubu'nun Suriye harekâtına katılması son derece yerindeydi.

Özel askeri şirket iyi örgütlenmişti, kontrol altındaydı ve etkisini hemen gösterdi: grup çok sayıda IŞİD teröristini ortadan kaldırdı. "Wagner", Palmira'nın radikal gruplardan kurtarılmasına katıldı ve 2017-2018 yıllarında Deyrizor bölgesinde terörle mücadele etti.

Ayrıca Wagner, ABD'nin Suriye'deki sabotaj faaliyetleriyle doğrudan karşı karşıya geldi. Kilit petrol sahalarını kontrol eden eski DAEŞ'li teröristler Amerikan tarafına geçmeye karar verdi ve PKK'lı teröristlerin kontrolündeki sözde "Suriye Demokratik Güçleri"ne katıldı. Doğal olarak bu, Rus özel askeri şirketi Wagner savaşçıları ile teröristleri koruyan Amerikalılar arasında geri dönüşsüz ve doğrudan bir cepheleşmeye yol açtı.

Wagner’in yurtdışındaki etkinliği sorusuna cevap, her geçen yıl daha da netleşiyor ve Rusya'daki askeri yetkililerin özel askeri şirketler hakkındaki görüşleri giderek daha olumlu oluyor. Öte yandan Rus Savunma Bakanlığı ordusunun nereye konuşlandırılacağı da tartışma konusu. Örneğin, bir yandan, resmen tanınmayan Donetsk Halk Cumhuriyeti'nin eski savunma bakanı Igor Strelkov'un "Wagner" grubunun savaşçılarına şu anda Ukrayna'da daha fazla ihtiyaç duyulduğu yönündeki görüşü var. Öte yandan, Wagner'in kurucusu Yevgeniy Prigojin'in görüşü farklı: Kendisinin Telegram kanalındaki paylaşıma göre, "Wagner, Suriye savaşını fiilen kazandı" ve "Büyük Rusya o kadar büyük ki, sadece kendi burnunun dibini değil, aynı zamanda Rusya'nın ötesindeki bölgeleri de temizlemeli.”

Jeopolitik boyut
Resmi askeri birliklerin ve Wagner savaşçılarının yurtdışındaki konuşlanması meselesine jeopolitik bakış açısıyla yaklaşmak mantıklı olacaktır. Rusya için Ukrayna'da başarılı bir özel harekât meselesi sadece bir harekât değil, sınırlarında güvenlik ve dahası ABD'yle bir ideolojik, siyasi ve jeopolitik hesaplaşma meselesidir. Rusya, tıpkı Suriye gibi, uluslararası politikada çok kutuplu bir yaklaşımı savunurken ABD eski tek kutuplulukta ısrar ediyor. Ukrayna özel operasyonunun önceliğine rağmen Rusya için diğer sıcak bölgelerde nüfuzunu korumak da aynı ölçüde önemli: Moskova'nın sadece kendi sınırlarını korumakla yetinmeyip dünyanın diğer bölgelerinde de krizlere müdahale etmeye yönelik çok kutupluluk anlayışını pekiştiren de bu yaklaşımdır.

Rusya'nın Suriye'deki son eylemleri (El-Bab bölgesinin güneyinde askeri konuşlanma ve Suriye hava kuvvetleriyle ortak kullanılmak üzere El-Cerrah askeri hava üssünün restorasyonu) Moskova'nın Suriye'deki askeri varlığını sürdürmeyi ve geliştirmeyi planladığını gösteriyor. Ve bu, Ukrayna'daki özel operasyonun ilerlemesini engellemiyor.

Suriye ve Rusya liderleri arasındaki sıcak ilişkiler de bunu doğruluyor: Yılbaşı gecesi Suriye ve Rusya devlet başkanları Beşar Esad ve Vladimir Putin karşılıklı kutlama mesajları yayınladılar. Suriye liderine göre, Rusya'nın Suriye halkına terörizme karşı toprak bütünlüğünü ve birliğini koruma çabalarında sağladığı "büyük yardım", Rusya'nın "savaş, hegemonya ve terörizme destek politikaları karşısında barış ve istikrarı koruma" yönündeki ilke ve değerlerini yansıtmaktadır.

Dolayısıyla Rusya, Ukrayna cephesinde ne olursa olsun, bir hesaplaşma içinde olmak durumunda kalacağı Suriye'de önemli bir güç olmaya devam ediyor. Bu nedenle, jeopolitik açıdan bakıldığında (çünkü bu, gelecekteki dünya düzenini etkileyecektir), Suriye'de en azından kısmî bir mevzi korumanın Rusya'nın çıkarına olduğunu düşünmek gerekir.

Bütün bunlar, Türkiye ile Suriye arasındaki normalleşme sürecinde iki ülkenin de Moskova'nın konumunu dikkate alacağı anlamına geliyor. Öte yandan, Moskova’nın bu yakınlaşmada çıkarı olduğuna göre, Türkiye-Suriye normalleşmesinin Rusya'nın genel ve küresel ölçekli anti-Amerikan stratejisiyle uyumlu olduğu ve Moskova için de faydalı olduğu açık. Böyle bir durumda, Suriye'de süren Rus askeri varlığı, Türkiye’nin PKK’ya ve ülkedeki Amerikan varlığına karşı mücadelede değerlendirebileceği bir unsur olacaktır.

Avrasya