Japonya ve Çin’i İleriye Götüren Yol İşbirliğinden Geçiyor

Kimihiro Fukuyama

 

Ritsumeikan Asya Pasifik Üniversitesi İşletme Enstitüsü'nde doçent olarak görev yapan Kimihiro Fukuyama'nın China Daily için kaleme aldığı yazısının Türkçe çevirisini yayımlıyoruz. Türkçeye Emrah Zorba çevirdi.

 

Dünyanın en büyük ekonomilerinden ikisinin yakın komşu olması bir mucize. Çin ve Japonya arasındaki "ejderhaların dansı" olarak tanımlanabilecek ekonomik ilişki, büyüleyici ancak biraz karmaşık bir konudur. Bir yandan, Çin'in Japonya'nın en büyük ticaret ortağı ve önemli bir yatırım hedefi olması, bu durumun tersi ile iç içe geçmiştir. 

Öte yandan, bakış açılarındaki farklılıklar ve jeopolitik rekabetleri ikili ilişkilere gölge düşürmektedir. Bu "karmaşık dansı" anlamak, iki tarafın da fırsatları yakalaması ve zorlukların üstesinden gelebilmesi için hayati önem taşıyor.

İki ülke arasındaki ekonomik melodi yadsınamaz. İkili ticaret, Çin'in geniş pazarı ve verimli büyük ölçekli üretim kabiliyetinin yanı sıra Japonya'nın teknolojik ve alt kültürel kabiliyeti sayesinde son yıllarda yükselişe geçmiştir. Bu karşılıklı bağımlılık, Çin'in ileri ve çevre dostu teknolojilere erişmesi ve Japonya'nın da kazançlı bir tüketici tabanı ve mükemmel bir üretim merkezi bulmasıyla bir kazan-kazan durumu yarattı.

Ancak bu kazan-kazan durumu bazı uyumsuzluklarla karşı karşıyadır. Fikri mülkiyet haklarının korunmasına ilişkin endişeler, pazara erişim engelleri, düzenleyici belirsizlikler ve iki taraf arasındaki sınırlı insan akışı bu ekonomik senfoninin ritmini azaltabilir.

Özellikle iki ülke arasındaki insan akışı pandemi öncesi seviyenin çok altında. Bu da endişe verici, çünkü birbirini tanımanın en iyi yolu yüz yüze görüşmektir. İnsanlar birbirlerini ne kadar çok ziyaret ederse, karşılıklı anlayışlarının da o kadar derin olması muhtemeldir. Çin ve Japonya, Sui Hanedanlığı'ndan (581-618) bu yana resmi/gayri resmi ticaret ve iletişim kanallarını sürdürmektedir. Ticareti ya da diğer ilişkileri sürdürmenin en önemli unsuru güvendir ve bu da her zaman insanların sıcak kalpleriyle beslenir.

Çin halkının yabancılara karşı yürek ısıtan, nazik ve dostane tutumunu seviyorum. Çin halkının ren qing wei - insani dokunuş ya da insan sıcaklığı - duygusunu her zaman hissederim. Çin halkı her zaman yenilikçi ve ileriye dönük olmuştur.

En iyi Çinli arkadaşlarımdan biri bana her zaman Japonya'yı ziyaret etmeyi çok sevdiğini, çünkü Japonya'nın sadece Kyoto ve Nara'da değil ülkenin diğer bölgelerinde de Tang Hanedanlığı (618-907) mimarisini koruduğunu söyler. Japonya'da çok sayıda eski tapınak ve mabedi ziyaret etmiş, bunlardan bazılarında klasik Çince karakterlerle yazılmış eski kaligrafi eserleri korunmuş. İkimizde de aynı hanzi - Çince karakterler var.

Japonya'nın en yüksek kupürlü banknotu olan 10,000 yen üzerinde portresini bulabileceğiniz ünlü bilim adamı Fukuzawa Yukichi, yaklaşık 170 yıl önce İngilizce bilim ve teknoloji okumaya başladığında zaten eski Çin edebiyatı ustasıydı. Sonuç olarak, Çince kelimeleri kullanarak pek çok Japonca terim türetmiştir; örneğin jingji - ekonomi, yinhang - banka, baoxian - sigorta ve renmin - insan. Bunların hepsinin kökleri Fukuzawa'nın ustalaştığı eski Çin edebiyatına dayanmaktadır.

Çin, özellikle ekonomik büyüme hızı yavaşladığı için, gelişmekte olan bir ülkeden gelişmiş bir ülkeye geçişte karşılaştığı zorluklarla, yeni ekonomik güçlüklerle karşı karşıyadır. Japonya da hızla artan yaşlanan nüfusuna bakmak ve azalan nüfusla başa çıkmak gibi zorluklarla karşı karşıyadır. Ayrıca dijital ekonomiye büyük ölçüde uyum sağlama konusunda da geride kalmıştır.

Japonya, 1970'lerin sonlarından 2000'lere kadar Çin'e büyük kalkınma yardımları sağladı ve bu da Çin ekonomisinin hızlı büyümesini katalize etti. Japon fonları ve teknolojileri yalnızca limanlar, havaalanları, otoyollar, enerji santralleri ve sanayi bölgeleri gibi devasa altyapı tesisleri inşa etmek için değil, aynı zamanda teknoloji transferleri ve ağaçlandırma, düşük karbonlu ve çevre dostu teknolojiler ve devlete ait işletmelerin kapasite geliştirme gibi insan kaynakları geliştirme projeleri için de kullanıldı.

Mayıs 2008'deki yıkıcı Wenchuan depreminden sonra Japonya, Sichuan eyaletindeki kurtarma ve yardım operasyonuna yardımcı olmak üzere uzman ekipler göndermiştir. Mart 2011'de Japonya'nın kuzeydoğusunu vuran depremin tetiklediği tsunaminin ardından da Çin kurtarma ekipleri gönderdi ve bazı Çinli şirketler Japonya'ya inşaat ekipmanı göndermeyi teklif etti. Bu da iki tarafın her zaman birbirine yardım ettiğini göstermektedir.

Ayrıca, Çin ve Japon ekonomileri hala birbirlerini tamamlamaktadır. Çin'in parlak üniversite mezunlarının iyi işler bulması gerekirken, Japonya ciddi işgücü sıkıntısı çekiyor. Çin'in dijital teknolojisi yakında mevcut inovasyon hızını sürdürmekte zorluklarla karşılaşabilirken, Japonya'nın lojistik/taşımacılık sektörlerinin dijitalleşmesi hala büyüme için yeterli alana sahip. İki taraf sadece bir adım ileri gider, yani birbirlerinin vatandaşlarına vize verme kurallarını gevşetirse, çok sayıda Japon ve Çinli birbirlerinin ülkesini ziyaret edebilir ve sadece kendi ülkelerinin ekonomisini değil, aynı zamanda iki ülkenin karşılıklı güven ve dostluğunu da artırabilir. 

Şimdi iki Asya ejderhasının el ele verip Ejderha Yılında birlikte dans etmek için bir adım öne çıkma zamanıdır.

Güncel
Etiketler
Çin; Japonya; Asya Çağı;