AB ve Çin’in dijitalleşme programlarını Jeremy Rifkin mi yazdı (2)

AB’nin dijitalleşme programı da Çin gibi siber egemenlik kavramına dayanıyor. Aynı anda özel mülkiyeti ve AB üye ülkelerdeki şirketlerin mülkiyetlerini destekliyor. AB’nin ortaya koyduğu tezler de, aynı Çin tezleri gibi Rifkin’in Müşterekçilik teorisiyle devamlılık değil çelişki içindedir.

Transatlantik ittifakında dijital çelişki: AB’nin siber egemenliği

Avrupa Konseyi’nin 2019-2024 Yeni Stratejik Programında Avrupa güvenliğinin mülteci krizinden sonra gelen paragrafı siber bilgi akışının kontrolüdür:

“Toplumlarımızı siber kötülüklerden, hibrit tehditlerden ve devlet ve devlet dışı düşman aktörlerin dezenformasyonundan korumalıyız. Bu tehditleri karşılayabilmek için, işbirliğinin, koordinasyonun, teknolojik kaynakların ve kapasitelerin avantajlarına dayanan global bir yaklaşıma ihtiyaç var.”[1]

Stratejik Program her ne kadar global yaklaşıma işaret etse de, AB’nin dijital alana yönelik politikalarının temelini siber egemenliğin korunması oluşturur. Stratejik Programda şu cümleler yer alıyor:

“Gelecek yıllarda, dijital dönemeç hızlanmaya devam edecek ve bunun önemli sonuçları olacak. Avrupa’nın dijital planda egemenlik sahibi olmasını ve bu dönüşümden doğan avantajlardan adil payı almasını sağlamalıyız. Politikamız, toplumsal değerlerimizi temsil edecek, kapsamasını teşvik edecek, yaşam biçimimizle uyumlu olmaya devam edecek şekilde biçimlenmeli. Bunun için, Avrupa Birliği dijital ve yapay zekâ devriminin bütün alanlarıyla ilgilenmelidir: altyapılar, bağlantısallık, hizmetler, veriler, yasal düzenlemeler ve yatırımlar. Bu sürece hizmetler ekonomisi ve dijital hizmetlerin entegrasyonu eşlik etmeli.”

AB’nin dijital egemenlik haklarının yasal düzenlemeleri de kapsayan araçlarla korunmasına yönelik politikaları, transatlantik ittifakın siber evrendeki çelişkisini oluşturabilir.

Dijital veya teknolojik egemenlik, AB resmî metinlerinde birlik bölgesinde dijital egemenlik ve Müşterekçi tezlerin reddettiği mülkiyet haklarını temsil eder. Avrupa Komisyonunun Avrupa İçin Yeni bir Endüstriyel Strateji başlıklı raporunda şu söyleniyor:

“Daha önce kendi sesini dinlemeye, değerlerini savunmaya ve adil bir birliği garanti edebilmek için mücadele etmeye Avrupa’nın hiç bu kadar ihtiyacı olmamıştı.”[2]

Rapora göre Avrupa Birliği’nin birlik bölgesindeki egemenlik hakları tehdit altında.

AB’nin bağımlılığı azaltma çabası

AB Komisyonu dijital egemenliği 2020 tarihli Avrupa’nın Dijital Geleceğini Şekillendirmek başlıklı raporunda tarif eder:

“Avrupa’nın egemenliği veri altyapımızın, ağlarımızın ve iletişimimizin bütünlüğünü ve dayanıklılığını sağlamlaştırmaktan başlıyor. Avrupa’nın anahtar yeteneklerini geliştirecek ve uygulayacak dolayısıyla en kritik teknolojiler için dünyanın diğer parçalarına bağımlılığı azaltacak doğru koşulların oluşturulması gerekiyor. Avrupa’nın dijital çağda kendi kurallarını ve değerlerini tanımlama hüneri bu yeteneklerle kuvvetlendirilecek. Avrupa teknolojik egemenliği herhangi birine karşıtlığı tarif etmiyor, fakat Avrupa’nın ihtiyaçlarına ve Avrupa sosyal modeline odaklanıyor.”[3]

Bu metin dijital Avrupa’nın, Avrupa’nın en iyi ifadesi olduğunu söyler. Tüm AB üye ülke vatandaşlarının veriye ulaşmasını (tabii tek bir Avrupa veri piyasası içinde) ve dijital çözümün güçlü, bağımsız ve kendi haklarına sahip dijital oyuncu olmaktan geçtiğini savunur. AB’nin dijital hedeflerini gerçekleştirmek, özellikle bağlantısallığı sağlayabilmek kolay değil; çünkü rapora göre dijital altyapı ve ağlar için AB’nin her yıl 65 milyar Euro yatırıma ihtiyacı var. Rapor yatırım ve reformlarla AB gayrisafi hasılasının 2030’a kadar %30 büyüyebileceğini umuyor.

Avrupa İçin Yeni bir Endüstriyel Strateji belgesinde de Avrupa’nın gelecek teknolojik egemenlik güvenliğinin ve dijital dönüşümünün, stratejik dijital altyapıya bağlı olduğu belirtiliyor.

Stratejik Programa siber egemenliğin neden girdiğini anlamak için, European Parliamentary Research Service tarafından 2020’de hazırlanan, Avrupa için Dijital Egemenlik başlıklı brifing metnine bakabiliriz:

“Vatandaşların, iş dünyasının ve Avrupa Birliği üye devletlerin giderek kendi verileri, inovasyon kapasitesi ve dijital ortamdaki yasama yetkisini biçimlendirme ve uygulama yeteneği üzerindeki kontrollerini kaybettiklerine ilişkin büyüyen bir endişe var. Bu zemine karşı dijital alanda Avrupa’nın stratejik otonomisini güçlendirmeyi amaçlayan yeni politik yaklaşıma destek büyüyor. Bu da Birliğin mevcut hukuki, mevzuata ait ve finansal enstrümanlarının bir bölümünü yenilemesini ve uyarlamasını, verilerin korunması, siber güvenlik ve yapay zekânın etik düzenlemesi gibi alanlarda Avrupa değer ve prensiplerini daha aktif olarak geliştirmeyi gerektirebilir.”[4]

Avrupa İçin Yeni bir Endüstriyel Strateji belgesinde fikri mülkiyet haklarını bile AB’nin teknolojik egemenliğini güçlendirecek araç olarak tanımlanmış.

Brifing metni de teknolojik veya dijital egemenliği dijital alanda Avrupa liderliği ve stratejik otonomi, dijital inovasyonu teşvik amacıyla koruyucu mekanizmalar ve ofansif araçların kullanılması, “Avrupa’nın dijital dünyada bağımsız hareket edebilme yeteneği” olarak tanımlıyor. Endişenin kaynağı olarak da ekonomik ve sosyal alanda etkileri güçlenen Avrupa dışı şirketlere işaret ediliyor. Büyük ölçekli kişisel veri topladıkları hatırlatılırken, çevrimiçi kullanıcıların verilerine ulaşılan ekonomik modeller olarak GAFAM olarak da adlandırılan şirketler sayılıyor: Google, Apple, Facebook, Amazon ve Microsoft.

Metin yapay zekâ alanında AB’nin ABD ve Çin’in gerisinde kaldığını hatırlatıyor ve AB politika yapıcılarının, yabancı teknolojiye bağımlılığı Avrupa etkisi için risk olarak tanımladıklarını belirtiyor. Burada da dijital egemenlik için veri çerçevesinin inşasının, güvenilir bir ortamın kurulmasının, rekabet ve mevzuat düzenlemeleri gerektiği söylenir. Bu görevler birlik dışı ülkelere bağımlılığı azaltmayı amaçlar. Güvenilir ortam da üç başlıkla tanımlanmış: sibergüvenlik sertifikalandırma projesi, üye devletlerarasında yetersiz olan sibergüvenlik koordinasyonunun güçlendirilmesi, siber altyapıda üye devletlerarası kamusal tedariğin arttırılması.  Rekabet ve mevzuat için ise şu söyleniyor:

“Yabancı devlet mülkiyetini ve büyük teknoloji şirketlerinin çarpıklığa yol açan pratiklerini hedef alan yeni kurallar dâhil olmak üzere daha defansif ve ihtiyatlı mekanizmalara doğru kaymak şimdi tartışma masasında.”

Yabancı devlet mülkiyetinin Çin’i, büyük teknoloji şirketlerinin pratikleri ise ABD’yi işaret ediyor. Avrupa dijital dünyada Avrupa çıkarlarını koruyacak mevzuatın kurulmasını tartışıyor.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen dijital politikayı ve teknolojik egemenliğin korunmasını 2019-2024 döneminin anahtar politik önceliği ilan etti. Artık siberevrende transatlantik ittifakının sorunları olduğunu liberal çevreler de kabul ediyorlar. AB resmî metinlerinden bu sorunların izleri takip edilebilir.

Çin ve AB’den benzer tedbirler:

Belirsizlik ve kargaşaya karşı dijital egemenlik ve çok taraflılık

AB’yi genel olarak otonomi arayışına yönlendiren, küresel belirsizlikler ve büyüyen karmaşa. Stratejik Programda şu cümleleri okuyoruz:

“Belirsizlikle ve büyüyen karmaşayla ve gün geçtikçe hızlanan değişimlerle vasıflanan bir dünyada, AB kendi menfaatlerini korumak, değerlerini ve yaşam biçimini savunmak, gezegenin geleceğinin şekillenmesine katkı verebilmek için stratejik bir eylem hattı izlemek ve otonom hareket edebilme kapasitesini güçlendirmek zorundadır.”

Raporda “AB çok taraflılığın motoru olmaya devam edecek” deniliyor.

Çin’in 14. Beş Yıllık Planları ve ÇKP 20. Kongre Raporunda bilimsel teknolojik devrimin yeni halkasının ve endüstriyel transformasyonun yarattığı olanaklar ile neden olabileceği türbülanslar ifadeleri yer alır.[5] Çin tahlilinin, AB metinlerindeki belirsizlikler ve büyüyen karmaşa, gün geçtikçe hızlanan değişim vurgularına benzerliği dikkat çekici. Çin metinlerine göre korumacılık ve tek taraflılık, türbülanslara neden olan tehlikeleri oluşturuyor. AB metinleri de korumacılığa karşı güçlü ifadeler barındırır.

Bu olgular karşısında hem Çin hem de AB resmî metinleri dijital egemenlik haklarına ve Birleşmiş Milletlerin öncü rolüne vurgu yapıyorlar. Fakat Çin ve AB’nin vurgularda ortaklaşmaları, pratik ortaklık kurulduğu ya da AB’nin siberevrendeki Çin etkinliğini tehdit algılamayacağı anlamına gelmez. Yeni nesil teknolojilerde standardizasyonun kendi öncülünde olmasını savunan AB ile global standartların yazılmasına daha fazla katılmak isteyen Çin arasında yeni çelişkiler de çıkabilir. Avrupa için Dijital Egemenlik başlıklı brifing metni, Çin’in 5G altyapısına güveni, kritik zayıflık ve yabancı etkisi riski olarak nitelendiriyor. AB’nin “değerlerimiz ve yaşam biçimimiz” ifadeleri, kolaylıkla AB-Çin çelişkilerinin ideolojik gerekçesine dönüşebilir. Bu olasılıklara rağmen, ABD’nin sahiplendiği liberal tezler siber egemenlik haklarını dijital otoriterizm ile ilişkilendirirken, AB de tezi savunanların eleştiri menziline girebiliyor.

Roosevelt İkinci Dünya Savaşı başlangıcında “demokrasi cephaneliği yaratmalıyız” diyerek Amerikan sanayisine üretimi arttırma çağrısı yapmıştı. Dijital egemenlik haklarının noeliberal bilinçlere nasıl yansıdığını anlayabilmek için, Roosevelt’e atıfla Çin’e karşı Birleşik Devletlere dijital demokratik cephanelik kurma çağrısı yapan Jonathan E. Hillman’ın Avrupa eleştirisini de içeren cümlelerine bakılabilir:

“Bir ülkenin dijital egemenliği herkese dijital milliyetçilik olarak görünebilir ve aşırı örneklerinde dijital otoriterizmi maskeler.”[6]

Avrupa Konseyinin Stratejik Programında transatlantik ilişkiler için şu paragraf yer alır:

“Transatlantik partnerlerimizi ve gelişen güçleri de kapsayan stratejik ortaklarla ilişkilerde güçlü dış politika temel unsuru meydana getirmeli… AB diğer dünya güçleriyle ancak bölünmüş bir yaklaşımı uygulamaktan kaçınarak ve kendi kaynaklarına ve üye devletlerin kaynaklarına dayanan tek bir cephe sunarak eşit ilişki kurabilir.”

Bu paragraf transatlantik ilişkilerinde AB öz güçlerine dayanan çizgi izleneceğinin işareti sayılabilir. Dijital alanda güçlü dış politika, egemenlik hakları olarak karşımıza çıkacaktır.

Dünya önümüzdeki dönemde dijital otoriterizm suçlamalarını ve siber egemenlik haklarını daha fazla tartışacak. “Siber kötülüklerden, hibrit tehditlerden ve devlet ve devlet dışı düşman aktörlerin dezenformasyonundan” korunma tedbirlerinin, tartışmanın merkezinde yer alacağını şimdiden söyleyebiliriz.

 

[1] Un Nouveau Programme Stratégique, Conseil Européan,

https://www.consilium.europa.eu/media/39916/a-new-strategic-agenda-2019-2024-fr.pdf

[2] Une nouvelle stratégie industrielle pour l’Europe; Communication de la Commission Au Parlement Européen, au Conseil Europeen, au Conseıl, au Comité Économique tt Social Européen et au Comité des Régions,

https://eur-lex.europa.eu/legal-content/FR/TXT/PDF/?uri=CELEX:52020DC0102&from=EN

[3] Shaping Europe’s Digıtal Future, European Commission,

https://ec.europa.eu/info/sites/default/files/communication-shaping-europes-digital-future-feb2020_en_4.pdf

[4] Digital Sovereignty for Europe,

https://www.europarl.europa.eu/RegData/etudes/BRIE/2020/651992/EPRS_BRI(2020)651992_EN.pdf

[5] Çin resmî metinlerindeki tezleri ÇKP 20. Kongresinde Dijital-Akıllı Çin ve Teknoloji Savaşları başlıklı makalede inceledim. Makaleye aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

https://magaza.teoridergisi.com/index.php?route=product/product&product_id=143

[6] Jonathan E. Hillman, The Digital Silk Road China’s Quest to Wire the World and Win the Future, Profile Books, London, 2021, E-book.

Etiketler
AB; Çin; ÇKP; Çin Halk Cumhuriyeti; Jeremy Rifkin; Siber Tehdit; Siber-hegemonyacılık; Dijital Otoriterlik; Transatlantik